Similar presentations:
UNDP (BM Kalkınma Programı) ve Kalkınma Yardımı
1.
UNDP (BM Kalkınma Programı) veKalkınma Yardımı
• UNDP denilince aklımıza gelen kalkınma
yardımıdır. Kalkınma yardımı kalkınma
kredisinden farklı olarak gelişmekte olan
ülkelere geri ödeme beklenmeden kaynak
transfer edilmesidir.
• UNDP’nin sağladığı yardım miktar olarak
Dünya Bankası’nın sağladığı borç kadar fazla
değildir.
2.
UNDP Neden Önemlidir?• Ancak yine de sadece bu miktar farklılığına
bakarak kalkınma yardımı yapan UNDP gibi
örgütlerin ne kadar önemli olduğu
anlaşılamaz.
• İlk olarak kalkınma yardımı gelişmekte olan
ülkelerin borcunu arttırmamaktadır.
3.
UNDP Neden Önemlidir?• İkinci olarak kalkınma yardımı yapan UNDP,
ekonomik mantıkla çalışmazlar yani para
verirken faiz, kâr, geri ödenip
ödenemeyeceğine bakmazlar, bu yüzden DB
gibi örgütlerin finanse etmeyeceği projeleri
finanse ederler. Örneğin, demokratik
kurumların geliştirilmesi gibi programları
ancak kalkınma yardımını üstlenen kuruluşlar
yürütür.
4.
UNDP Neden Önemlidir?• Dahası UNDP gibi örgütler DB ya da IMF gibi
kuruluşlardan daha çok örgüte benzerler,
şirkete benzemezler. Bir devlete bir oy hakkı
verilmektedir. Bu yüzden gelişmekte olan
ülkelerin gözünde bu kuruluşlar daha çok
meşruiyete sahiptir, uluslararası finansal
kurumlar gibi Kuzey güdümünde ya da neokolonyal olarak görülmezler.
5.
UNDP ve Kalkınma Yardımı• Kalkınma yardımı yapan değişik örgütler ya da
kurumlar vardır, bunlar arasındaki farklılıklar da pek
açık ve belirgin değildir.
• Birçok BM kurumu (UNDP, UNICEF, Gıda ve Tarım
Örgütü(FAO), Dünya Gıda Programı (WFP) ve Dünya
Sağlık Örgütü(WHO), aynı zamanda IMF ve Dünya
Bankası kendi özell anlarında yoğunlaşırlar ama kimi
zaman faaliyet alanları kesişir ve işbirliği yaparak
eşgüdümlü çalışırlar. Ancak kalkınma yardımı alanına
direkt olarak odaklanan örgüt UNDP’dir.
6.
UNDP ve Kalkınma Yardımı• Kaynak sağlamanın dışında bu örgüt gelişmekte olan ülkelere
teknik yardım da sağlar. UNDP, Genel Kurul’a ve Ekonomik
Sosyal Konseye bağlı olarak çalışan bir örgüttür.
• 1966 yılında BM de hali hazırda bulunan teknik yardım
fonlarının biraraya getirilmesiyle oluştururlmuştur.Yönetim
kurulu 36 ülkeden oluşur, bu ülkeler ESOSOC da yapılan
seçimlerde 3 yıllığına seçilir.Bu örgütün merkezi yani genel
sekreterlik kurumu zayıftır; bölgesel büroları ve 131 ülkede
bulunan ülke ofisleri bürokratik olarak daha kuvvetlidir.
• Yani şimdiye kadar işlediğimiz örgütlerden faklı olarak bu
örgütte saha faaliyeleri (alan çalışmaları), merkezi kural koyma
da merkezi gözetim yapmaktan daha da önemlidir.
7.
UNDP: Kaynaklar• Merkezi büro, yönetim kurulu vasıtasıyla, fon sağlama
önceliklerini belirler, bunlar şu anda demokratik yönetişim,
fakirliği azaltma,çevre/sürdürülebilir kalkınmayı
kapsamaktadır. Ancak bölge ya da ülke büroları bu öncelikleri
uygulamaya geçirmede önemli bir özgürlük marjına
sahiptir.UNDP ülke büroları aynı zamanda DB ve UNICEF gibi
kuruluşlarla ve yerel sivil toplum kuruluşları ile işbirliği
yaparlar.
• UNDP’nin kurumsal tarihi, şu andaki fon yapısına da
yansımıştır. Örgüt BM’nin üyelerden aldığı üyelik ücretlerini
kullanamaz, kendisi de üyelerden ücret almaz.Sadece üyelerin
yaptığı gönüllü bağışları kullanır.
8.
UNDP: Verimlilik• Bir rejim olarak bakıldığında, UNDP hem verimlilik arttırıcı
hem de meşruiyet kazandırıcı işlevlere sahiptir.
• Verimlilik açısından bakıldığında UNDP işlem maliyetini
düşürür. Gelişmekte olan birçok ülkede ofisi olduğu için,
kalkınma yardımı yapmak isteyen ülkelerin kendi başına
kalkınma yardımını organize etme zahmetini ortadan kaldırır.
Yani her yardım yapan ülke, yardım yaptıkları ülkede bir ofis
açmak yerine, UNDP’nin sağladığı olanakları kullanırlar. Eğer
böyle olmasaydı bir ülke yardım ederken büro açmak gibi
masraflar için yapacağı yardımın bir kısmını tüketecekti. Bu
özellikle de küçük ülkeler için önemli bir kolaylık sağlamıştır.
9.
UNDP: Meşruiyet• Meşrutiyet kazandırmasına gelince, devletler direkt olarak
UNDP kanalıyla bağış yaptıklarında böylesi bir yardım daha az
şüphe uyandırır.
• Dahası UNDP kalkınma önceliklerini belirlerken bu öncelikler
birçok devletin bir araya geldiği bir platformda tartışılır,
herkesin eşit oy hakkı vardır. Ayrıca daha önce de tartıştığımız
gibi ülke ofisleri bir miktar uygulama serbestisine sahiptir.
Hatta bu ofisler, merkezi hükümetlerin etkili olamadığı,
otoritenin çöktüğü ortamlarda çok önemli görevleri üstlenirler.
Daha da önemlisi ülke ofisleri ülke önceliklerine farklılıklarına
daha çok yoğunlaşır. Yani ülke ofisleri daha bağımsız, daha az
neo-kolonyal yapılardır.
10.
İnsani Kalkınma ve UNDP• Dünya Bankası, 1950 ve 1960’larda fiziki
sermayeye ve altyapıya yapılan büyük
yatırımları gelişmenin ve yoksullukla
mücadelenin en önemli aracı olarak kabul
etmiştir.
• 1970’li yılların başlarında Dünya Bankası
sermaye birikiminde sanayileşmeye dayalı
büyüme modelinin gelir dağılımını bozduğu ve
gelişmenin yoksulluğu önlemeyi de dikkate
alması gerektiği üzerinde durdu.
11.
İnsani Kalkınma ve UNDP• 1980 Dünya Gelişme Raporu (World
Development Report) bu anlayışı temsil
etmekte ve sağlık ve eğitim alanındaki
gelişmenin sadece kendi başlarına değil aynı
zamanda yoksul insanların gelirini artıcı bir
etkisi de olduğunu ifade etmektedir.
• 1990’lı yılllarda ise insani gelişim anlayışı
önem kazanmıştır.
12.
İnsani Kalkınma ve UNDP• İnsani Kalkınma Göstergesi (Human
Development Index), Dünya'daki ülkeler için
yaşam uzunluğu, okur yazar oranı, eğitim ve
yaşam düzeyi doğrultusunda hazırlanan bir
ölçümdür.
• 1993 yılından bu yana UNDP her yıl İnsani
Kalkınma Endeksi’ni yıllık olarak
açıklamaktadır.
13.
Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri14.
Çok Taraflı Ticaret Sisteminin Oluşumu• Bugünkü çok taraflı ticaret sistemi üç aşamada
oluşmuştur:
– GATT (Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması –
İmzalanması:1947, Yürülüğe girmesi:1948)
– Ticaret müzakereleri turları
– 1994 Marakeş Konferansında DTÖ’nün kurulması ve
Uruguay Raund Anlaşmaları
15.
GATT Toplantılarında GörüşülenKonular
• İlk toplantılarda yalnız sanayi ürünleri ele alınmış
ve tarife indirimleri üzerinde durulmuştur.
Zamanla kapsam konusunda sınırlı bir ilerleme
oldu. Örneğin, Kennedy Görüşmelerinde
dampinge karşı Anti-Damping Kodu
benimsenmiş, Tokyo Görüşmelerinde de ilk kez
tarife dışı engeller konusu tartışılmıştır.
• En kapsamlı Uruguay Görüşmelerinde ise mal
ticaretine ek olarak, hizmet ticareti, sınai ve fikri
mülkiyet haklarının korunması ve tarımsal
sübvansiyonlarla diğer tarife dışı araçlar
tartışılmıştır.
16.
Dış Ticarette Uygulanan Kısıtlamalar• Tarifeler
• Kotalar
• Tarife ve Kota Dışı Engeller
17.
Tarifeler ve Kotalar• Tarife: İthal mallara konulan gümrük vergisidir.
Spesifik ya da advalorem olabilir. Spesifik
vergilerde malın miktarına göre, advalorem
vergilerde ise malın değerine göre
vergilendirme yapılır.
• Kota: Miktar kısıtlaması anlamına gelmektedir.
Amaçlanan ithalat miktarının indirilmesi
yoluyla dış ticaret açıklarının engellenmesi ya
da azaltılmasıdır.
18.
Tarife ve Kota Dışı KısıtlamalarTarife dışı kısıtlamalar: ithalatı azaltmak için selektif vergi uygulaması da söz konusu
olabilir. yahut ihracatın elini güçlendirmek için sübvansiyonlar veya damping
uygulanabilir.
Sübvansiyon: Bir ürün için, üretici veya ihracatçı ülke tarafından doğrudan veya
dolaylı olarak sağlanan her türlü mali katkıyı ifade etmektedir.
- Hükümet veya yerel yönetimlerin doğrudan mali katkısı,
- İşletme zararlarının silinmesi,
- Kurumlar veya gelir vergisi muafiyeti,
- İthal girdiler için ödenen dolaylı vergilerden daha fazlasının iadesi,
- Maliyetinin altında kredi sağlanması,
- Hükümetin maliyetinin altında girdi temin etmesi, sübvansiyon olarak
değerlendirilebilir.
Damping: Bir malın, normal değerinin altında, diğer bir ifadeyle ihracatçı ülkenin iç
piyasa fiyatlarının altında bir fiyatla başka ülkeye ihraç edilmesidir. Normal değer,
ihracatçı ülkenin iç piyasasında tüketime konu olan benzer mal için normal ticari
işlemler çerçevesinde bağımsız alıcılar tarafından ödenen veya ödenmesi gereken
fiyattır.
19.
Tarife Dışı Engeller• Bunların dışında en çok görülen tarife dışı engeller
şunlardır:
- sağlık, güvenlik, temizlik, ambalajlama gibi
konularda konulan standartlar
- bürokratik ve teknik engelleme mekanizmaları
- etiketleme
- menşei belgesi, özgünlük sertifikası gibi belgelerin
zorunlu kılınması
- politik maksatlı ambargolar
20.
Tarife Dışı Engeller• Gönüllü İhracat Kısıtlamaları: az
bulunur kaynakların çıkışına mani
olmak, teknoloji transferine engel
olmak, politik anlaşmazlıklar
nedeniyle uygulanan ihracat
kısıtlamalarıdır.
21.
DTO’nun oluşturulmasına kadaryapılan müzakereler
GATT'ı n oluşturulmasından günümüze kadar dört adet
konferans ve
dört adet çok taraflı ticaret müzakeresi (Round) yapılmıştır.
Bunlar şöyle
sıralanabilir:
1. 1947 Cenevre (İsviçre) (Konferans)
2. 1949 Annecy (Fransa) (Konferans)
3. 1951 Torquay (İngiltere) (Konferans)
4. 1956 Cenevre (İsviçre) (Konferans)
5. 1960-1961 Cenevre (İsviçre) "Dillian Round"
6. 1964-1967 Cenevre (İsviçre) "Kennedy Round"
7. 1973- 1979 Cenevre (İsviçre) "Tokyo Round"
8. 1986-1993 Punta del Este (Uruguay) "Uruguay Round"
22.
GATT müzakerelerinde görüşülenkonular
Yıllar
Yer/İsim
Katılan Tartışma Konuları
Ülke
Sayısı
1947
1949
1951
1956
1. Cenevre Round
2. Annency Round
3.Torquay Round
4.Cenevre Round
23
13
38
26
Tarifeler
Tarifeler
Tarifeler
Tarifeler
1960-1961
1964-1967
1973-1979
5.Dillon Round
6.Kennedy Round
7.Tokyo Round
26
62
102
Tarifeler
Tarifeler ve antı-damping önlemleri
Tarifeler, tarife dışı önlemler ve
çokyanlı anlaşmalar
1986-1993
8.Uruguay Round
123
2001-2004
9. Doha Round
144
Tarifeler, tarife dışı önlemler
kurallar, hizmetler, fikri mülkiyet
hakları, anlaşmazlıkların halli,
tekstil, tarım, DTÖ'nün kurulması
vb
Tarımda, sanayide ve hizmetlerde
küresel ticareti serbestleştirmek
23.
GATT'ın Temel ilkeleri• Birinci ilke: Üye ülkeler arasındaki dış ticaret
ayırımcı olmayan bazda yapılmalıdır. Bu ilke,
"en çok kayrılan ülke" prensibine (the most
favoured nation treatment principle)
dayanmaktadır. Bu kural uyarınca üye ülkelerin
biri diğer bir ülkeye herhangi bir gümrük
kolaylığı sağladığı taktirde bu kolaylıktan
anlaşmaya taraf ülkelerin tümü
faydalanabilecektir.
24.
GATT’in Temel İlkeleri- UlusalMuamele Kuralı : (National Treatment)
• Söz konusu kural, iç pazara ilişkin düzenleme ve
uygulamalar yönünden ithal ve yerli mallar arasında
ayrım yapılmamasını öngörmektedir.
• Ulusal Muamele İlkesi yalnız bir mal, hizmet ve fikri
mülkiyet pazara girdikten sonra uygulanır. Bundan
dolayı, yerli üretimden gümrük vergisine eş bir vergi
alınmamış olmasına rağmen, ithal mal üzerinden
gümrük vergisi alınması ulusal muamele ilkesine
aykırılık teşkil etmez.
25.
GATT’in Temel İlkeleri- Sanayinin SadeceGitgide İndirilecek Tarifelerle Korunması
• GATT üyesi ülkeler, sanayilerini sadece gümrük tarifeleri ile
koruyacaklar ve diğer önlemlere başvurmayacaklardır. Bu ilke,
ithal kotalarının yerli sanayinin korunması maksadıyla
kullanımını yasaklamaktadır. Bu ilkenin istisnaları Genel
Anlaşmada belirtilmiştir. Buna göre, geçici ödemeler dengesi
zorluğu çeken ülkeler bir süre için ithalat kısıtlamalarına
gidebileceklerdir.
• GATT, tarife dışı engellerin bazı istisnalar dışında tümüyle
yasaklanmasını ve tarifelerin de giderek azaltılmasını
öngörmektedir.
26.
GATT’den DTÖ(WTO)’ye• 1986 Eylül ayında Uruguay’ın Punta del Este
kentinde başlamış ve 15 Nisan 1994’de Fas’ın
Marakeş kentinde 125 ülkenin nihai anlaşmayı
imzalamasıyla sonuçlanmıştır.
• Başlangıçta görüşmelerin dört yıl sürmesi
planlanmıştı. Ancak, tarımsal sübvansiyonların
kaldırılması konusunda ABD ile AT (özellikle
Fransa) arasında çıkan görüş ayrılıkları
nedeniyle dört yıl daha uzadı.
27.
Uruguay Round• Burada tarımsal sübvansiyonlarla birlikte
hizmet ticaretinin serbestleştirilmesi ilk kez
tartışılmışdır.
• Ayrıca tarife ve tarife dışı engellerin
kaldırılarak yeni korumacılığın yayılışının
önlenmesi, fikri ve sınai mülkiyet haklarının
korunması ve resmi ihalelerde yerel firmalar
lehine konulan ayrcalıkların giderilmesi, diğer
önemli konular arasında yer almıştır.
28.
Uruguay sonrası• Görüşmelerde elde edilen sonuçları aşağıdaki biçimde özetlemek
mümkündür:
– Sanayi Malları Üzerindeki Gümrük Tarifeleri
- Gelişmiş ülkeler sanayi ürünleri üzerindeki tarifelerde yeniden
ortalama %34 dolayında bir indirim yapmayı kabül ettiler. Böylece
bu alandaki tarife oranı Urugvay öncesi %4.7’den Uruguay
sonrasındaki indirimlerle %3’e düşürülmüş olacaktır.
– Gönüllü İhracat Kısıtlamaları
- Genellikle “gri alan önlemleri” de denen gönüllü ihracat kısıtlamaları
veya iç piyasa düzenlenmesi anlaşmaları gibi önlemler 4 yıllık bir
süre içerisinde kaldırılacaktır.
– Az Gelişmiş Ülkeler
- Az gelişmiş ülkelere bağlayıcı tarife indirimleri öngörülmüştür.
– Tarım
- Tarımla ilgili taahhütler üç grupta toplanmıştır: pazara giriş, iç
destekler ve ihracattaki sübvansiyonlar.
29.
GATT ve DTÖ Arasındaki Farklar• DTÖ, sadece GATT'ın biraz genişletilmiş bir şekli değil, aksine
tamamen değişik bir yapıya ve farklı bir karaktere sahiptir. İkisi
arasındaki temel farklılıklar şöyle sıralanabilir;
• GATT, herhangi bir kurumsal yapısı olmayan ve kuruluşundaki
amacı Uluslararası Ticaret Örgütü'nü kurmak olan ve bu
amaçla çeşitli kuralları içeren çok taraflı bir anlaşmadır,
• GATT, geçici olarak kurulmuş ve 40 yıllık bir faaliyetten sonra
anlaşmaya taraf olan hükümetler GATT'ı sürekli bir anlaşmaya
çevirmek istemişlerdir. DTÖ taahhütleri buna karşın sürekli bir
karakter taşımaktadır,
• GATT kuralları sadece mal ticaretini kapsarken, DTÖ mal
ticaretinin yanında, hizmetler ticareti ve ticari nitelikteki fikri
mülkiyet haklarını da kapsamaktadır,
30.
GATT ve DTÖ Arasındaki Farklar• GATT anlaşması çok taraflı bir araçken 1980'lerde yeni pek çok
anlaşma ilave edilerek, selektif bir yapıya dönmüştür. DTÖ’yü
oluşturan anlaşmalar ise neredeyse tamamı çok taraflıdır ve
taahütler üyelerin tamamını bağlamaktadır,
• DTÖ, GATT'a göre anlaşmazlıkların çözümünde daha hızlı
çalışan, otomatik mekanizmalara sahiptir.
• 1947 GATT anlaşması 1995 yılının sonuna kadar yürürlükte
kalmıştır ve bu suretle tüm GATT üyelerinin DTÖ anlaşmasını
kabul etmeleri için gerekli süre sağlanmıştır. Fakat GATT, "GATT
1994" şeklinde DTÖ anlaşmasının bir parçası olarak
uluslararası mal ticaretini etkileyen ana hususları belirlemeye
devam edecektir.
31.
DTÖ’nün Yapısı• DTÖ’nün en yetkili birimi, DTÖ’ye üye ülke
temsilcilerinden oluşan, iki yılda en az bir kez toplanan
ve çok taraflı ticaret görüşmeleri ile ilgili sorunlarda karar
vermekle yetkili olan Bakanlar Konferansı'dır.
• DTÖ’nün günlük işlerini yürütmek üzere pek çok alt birim
kurulmuştur.
• Bunlardan yine DTÖ üyelerinden oluşan Genel Konsey,
Bakanlar Konferansına rapor vermekle sorumludur. Rutin
işleri Bakanlar Konseyi adına yapan Genel Konsey, iki
kısımdan oluşmaktadır.
• Bunlar; anlaşmazlık çözüm prosedürlerini idare eden
Anlaşmazlık Çözüm Organı, ve her bir DTÖ üyesinin
ticaret politikalarını düzenli olarak değerlendiren, Ticaret
Politikaları Değerlendirme Organı'dır.
32.
Bakanlar Konferansı-Genel Konsey• DTÖ’nün temel karar alma organı Bakanlar
Konferansı’dır. DTÖ Kurucu Anlaşması’na göre
iki yılda bir toplanması gereken Bakanlar
Konferansı’nın düzenlenmediği dönemlerde,
Genel Konsey, DTÖ’nün günlük işleyişine ilişkin
her türlü kararı alma yetkisine sahiptir.
33.
Genel Konsey• Genel Konsey, gerektiğinde Ticaret
Politikalarını Gözden Geçirme Organı (Trade
Policy Review Body- TPRB) ve Anlaşmazlıkların
Halli Organı (Dispute Settlement Body –DSB)
olarak da toplanabilmektedir.
34.
Anlaşmazlıkların Halli Organı• Anlaşmazlıkların Halli Mekanizması sadece
DTÖ üyesi devletler arasında meydana gelen,
hükümet politikalarından kaynaklanan ticari
uyuşmazlıklarda uygulanabilmekte, şahıslar
veya firmalar arasındaki uyuşmazlıklar bu
mekanizmanın kapsamı dışında kalmaktadır.
35.
Anlaşmazlıkların Halli MekanizmasıOrganı
• Anlaşmazlıkların Halli Mekanizması
danışmalar, panel, temyiz, anlaşmazlıkların
Halli Organı’nın onayı ve uygulama olmak
üzere 5 aşamadan oluşmaktadır.
36.
DTÖ’nün Yapısı• Genel Konseyin yönetiminde Mal Ticareti Konseyi,
Hizmetler Ticareti, Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet
Hakları (Trade Releated Intellectual Property RightsTRIPR) Konseyi bulunmaktadır.
• Bu Konseyler, anlaşmaların ve Genel Konseyin
kendilerine yüklediği görevleri yerine getirmekle
yükümlüdürler. Bu Konseylere üyelik tüm üyelerin
temsilcilerine açıktır. Konseyler, fonksiyonlarını yerine
getirebilmek için gerektiği zaman
toplanabilmektedirler.
37.
DTÖ’nün Yapısı• DTÖ'nde Genel Sekreter (direktör) tarafından
yönetilen ve Cenevre'de bulunan bir Sekreterya yer
almaktadır. Genel Direktör (Roberto Azevedo),
Bakanlar Konseyi tarafından atanmaktadır.
• Bakanlar Konseyi, Genel Direktörün yetki, görev,
hizmet şartları ve süresini belirlemektedir.
• Genel Direktör ve Sekreterya personelinin
sorumlulukları uluslararası niteliktedir ve görevlerinin
yerine getirilmesi sırasında herhangi bir hükümetten
veya DTÖ dışındaki bir makamdan talimat alamazlar.
38.
DTÖ’nün Yapısı• Sekreterya'nın temel görevi çeşitli konseyler ve
Bakanlar Konferansı'na teknik destek sağlamak,
gelişmekte olan ülkelere teknik yardımda bulunmak,
dünya ticaretini incelemek ve kamuoyu ve medyaya
DTÖ'nün işlevlerini açıklamaktır.
• Sekreterya ayrıca anlaşmazlıkların giderilmesi
sürecinde yasal katkıda bulunur ve DTÖ'ne katılmak
isteyen ülkelere tavsiyelerde bulunur. Sekreterya,
karar verme mekanizmasında yer almamaktadır.
39.
Karar Alma Mekanizması• DTÖ, karar almada GATT 1947’de olduğu gibi konsensüs
(uzlaşma) yöntemini sürdürmektedir. Uzlaşmanın
sağlanamadığı durumlarda oylamaya başvurulması
gerekmektedir.
• Diğer bir ifadeyle, DTÖ’de kararların önemli bir çoğunluğu,
üye devletlerin tümünün katılımıyla, en az iki yılda bir
toplanan Bakanlar Konferansı’nda veya üye devletlerin
Cenevre’de bulunan misyonlarında görevli olan ve düzenli
olarak Genel Konsey adı altında bir araya gelen Daimi
Temsilcileri/Büyükelçileri tarafından konsensüs esasına göre
alınmaktadır.
40.
Karar Alma Mekanizması• Bu prosedür üyelere kendi çıkarlarının iyi bir
şekilde göz önüne alınması imkânını
sağlamaktadır. Görüş birliğinin sağlanamadığı
durumlarda WTO, oylama yöntemini
kullanmaktadır. Bu gibi durumlarda her ülke
bir oy kullanarak, karar oy çokluğuyla
alınmaktadır. Ancak bu çok nadir bir
durumdur.